+90 (553) 597 6943
avukatibrahimhs@gmail.com
Korkutreis Mah. Hanımeli Sok. No:14/12
Çankaya/Ankara

Ticaret Unvanı – Marka – Alan Adı İlişkisi

Yayınlayan: İbrahim Halil Şeker
Kategori: Makale

Özet

Bu çalışmada ayırt edici işaretlerden olan marka, ticaret unvanı ve alan adından bahsedilmiştir. Bu üç ayırt edici işaretin ticari hayatta yaygın olarak kullanılmasından dolayı ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıklara, ayırt edici işaretler arasında bir üstünlüğün bulunup bulunmadığına değinilmiş, ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkların, ilgili düzenlemeler ve yargı içtihatlarıyla nasıl çözümlendiğinden bahsedilmiştir.

In this study, trademark, trade name and domain name which are distinguishing marks are mentioned. Legal disputes arising from the widespread use of these three distinguishing marks in commercial life, whether there is a superiority between the distinctive signs, how the resulting legal disputes are resolved by the relevant legislation and judicial jurisprudence have been addressed.

Giriş

Ticari hayatın gelişmesi ve kayıt altına alınması ile kayıt altına alınmayla birlikte haksız rekabetin önlenmesi amacıyla bir takım hukuk kuralları getirilmiştir. Getirilen hukuk kuralları, ticari hayatı düzenleme amacı taşımakta olup, kişilerin bir başka kişinin marka, ticaret unvanı veya alan adı hakkını veya müşteri çevresini kullanarak haksız kazanç elde etmelerinin önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Bu bakımdan, ticari hayatta birbirleriyle yakın ilişkide bulunan marka, ticaret unvanı ve alan adı gibi ayırt edici işaretler arasında çıkan uyuşmazlıkların sayısı artmıştır.

Hukukumuz, ayırt edici işaretlerin birbirine karşı üstünlüğünü kabul etmemektedir. Bunun yerine hangi ayırt edici işaret olursa olsun, asıl hak sahibinin öncelik hakkını koruyan düzenlemelere yer verilmiştir. Yargı içtihatları da asıl hak sahibinin öncelik hakkını koruyan içtihatlar geliştirmiştir.

Çalışmamızda marka, ticaret unvanı ve alan adı sahipleri arasında çıkması muhtemel hukuki problemlere yer verilmiş, düzenlemelerle ve yargı kararlarıyla bu problemlerin nasıl çözümlendiğine değinilmiştir. Çalışmamızın birinci bölümünde marka, ticaret unvanı ve alan adı kavramları açıklanmaya çalışılmış, Türk hukukunda bu kavramlara yer verilen düzenlemelerden bahsedilmiştir. Ticaret unvanının bir hak olduğu gibi bir yükümlülük olduğundan bahsedilmiştir. Çalışmamızın ikinci bölümünde ise; marka ve ticaret unvanı arasındaki öncelik ilişkisi ve marka ve ticaret unvanı ile alan adı arasındaki öncelik ilişkisi, mevzuat ve yargı kararları ışığında incelenmiş, bu konuda çıkan uyuşmazlıklara ne gibi çözümler üretildiğinden bahsedilmiştir. Özellikle gerçek kişi tacirlerin ad ve soyadlarının ticaret unvanını oluşturan asıl unsur olduğuna değinilmiş, öncelik hakkı olan marka sahibinin markasıyla gerçek kişi tacirin adı ve soyadının aynı veya benzer olması durumunda ortaya çıkan ve çıkabilecek hukuki ihtilaflara ne gibi çözümler getirildiğine değinilmiştir.

MARKA, TİCARET UNVANI VE ALAN ADININ ÖCELİĞİ

Marka, ticaret unvanı ve alan adı ayırt edici işaretlerdendir. Bu üç kavram bir tacirin diğer bir tacirden ayırt edilmesini sağlamaktadır. Ticaret unvanı ve markanın korunması kendi özel kanunlarında (TTK ve MarKHK) sağlanmaktayken, alan adının korunması henüz bir kanuna konu olmamıştır. Bu nedenle alan adı haksız rekabet hükümleri çerçevesinde korunmaktadır. Bununla birlikte hukukumuzda ayırt edici ad ve işaretlerin birbirine üstünlüğü kabul edilmemiştir. Farklı ad ve işaretler arasında karıştırılma ihtimali olduğu takdirde, o işaret veya adı ilk kullanan kişiye aittir.[1]

Ticaret Unvanı Ve Marka Arasındaki Öncelik İlişkisi

Tacirlerin, kullanmak zorunda oldukları unvanlarını markasal kullanımı[2] aşmayacak şekilde kullanmaları kural olarak marka hakkına tecavüzü oluşturmamaktadır.[3] Bununla birlikte tescilli markanın hizmet markası olması durumunda sonradan tescil edilen ticaret unvanının karıştırılma ihtimali yüksek olacağından, unvanın markasal kullanımı söz konusu olmasa bile unvanın terkini istenebilecektir.[4] Markasal olmayan kullanımdan söz edebilmek için tacir tarafından kullanılan unvanın sicilde kayıtlı ve yazılı şekilde kullanılması ve marka gibi dikkat çekecek şekilde farklı renk veya büyüklükte kullanılmaması gerekmektedir. Ticaret unvanının bu şekilde kullanılması, marka hakkına tecavüz sayılmayacaktır.

Bununla birlikte bir markanın tescilinden sonra, tescili yapılan markayı andıracak şekilde bir ticaret unvanının kullanılması TTK m.55’te geçen dürüstlük kuralına aykırı davranışlar olarak sayılacak ve korunmayacaktır.[5] Örneğin Burgerking Gıda A.Ş. şeklinde tescil edilen bir ticaret unvanı, Burgerking markasını andıracağından ve Burgerking Gıda A.Ş. tarafından üretilen veya pazarlanan gıda ürünlerinin, Burgerking markası sahibi olan işletme tarafından üretiliyor veya pazarlanıyor izlenimi oluşturacağından Burgerking Gıda A.Ş. ticaret unvanı korunmayacak ve sicilden terkin edilecektir.[6] Ancak, unvan terkin talebinin dürüstlük kuralı çerçevesinde makul bir süre içerisinde yapılması gerekmektedir. Marka hakkı sahibinin uzun süre sessiz kalması durumunda unvanı terkin edemeyeceği kabul edilmektedir.[7] Elbette unvan tescilinin marka hakkından önce olması durumunda marka sahibi unvanın terkinini isteyemeyecektir.[8]

Marka hakkına tecavüzden dolayı ticaret unvanının terkininin istenebileceği gibi ticaret unvanı hak ve yükümlülüğüne tecavüz eden markanın da tescil edilmek için başvurulması halinde unvan sahibi tarafından tescile itiraz edilebilir. Zira 556 sayılı MarKHK m.8’deki nispi red sebeplerinden biri tescili istenen markanın başkasına ait sınai mülkiyet hakkına tecavüz etmesi halidir. Yukarıda da bahsedildiği gibi ayırt edici ad ve işaretler arasında üstünlük olmadığından bir markanın ticaret unvanına dayanarak tesciline itiraz edilmesi, ticaret unvanının kullanım hakkının markadan önce doğmasıdır. Unvan sahibi tarafından itiraz edilmemiş ve marka tescillenmişse, marka sahibi unvanın terkinini isteyemez. Her iki ayırt edici işaret de korunur. Ancak, unvan sahibi unvanını markasal nitelikte kullanmaya başlaması halinde, tescilli marka sahibi bu kullanımı dürüstlük kuralı çerçevesinde engelleyebilecektir. Aynı şekilde unvan sahibi markanın iptalini isteyebilecektir.[9]

Marka Ve Ticaret Unvanı İle Alan Adı Arasındaki Öncelik İlişkisi

Marka ve ticaret unvanı ile alan adı arasındaki uyuşmazlık, alan adı sahibinin aldığı alan adının bir başkasının markası veya ticaret unvanıyla birebir aynısı veya karıştırılmaya sebep olacak kadar benzer[10] olmasından kaynaklanmaktadır. Bu gibi durumda marka veya ticaret unvanı hakkı sahibi markasını veya ticaret unvanını alan adı olarak kullanamamaktadır.[11] Günümüzde ticari pazarın büyük bir kısmının internet üzerinden, bir diğer deyişle alan adları üzerinden yürüdüğü düşünüldüğünde bu problem günümüzde büyük önem taşımaktadır. Alan adı alan kişinin web sitesinde, alan adıyla aynı veya karışıklık yaratacak kadar benzer marka sahibinin markasını kullandığı mal veya hizmet sektöründe iş görüyor olması durumunda, alan adı sahibinin önceye dayalı meşru bir hakkının olmaması halinde,[12] marka hakkı sahibinin müşteri çevresini kullandığından haksız kullanma, bir diğer deyişle marka hakkına tecavüz söz konusu olacaktır. Bu durumda marka kullanım hakkı olan kişinin korunması gereken öncelik hakkı olacaktır.[13] Marka hakkı sahibi MarKHK m.9/2-e gereğince alan adının kullanılmasını engelleyebilecektir.[14]

Tescilsiz marka hakkı sahibi ve ticaret unvanı hakkı sahibi ise, haksız bir şekilde alınan alan adı sahibine karşı genel hükümler niteliği taşıyan haksız rekabet hükümlerine başvurarak alan adının kullanılmasını engelleyebilecektir.[15] İnternet alan adının alınmasından çok uzun bir süre geçmiş olması ve marka veya ticaret unvanı hakkı sahibinin makul süre içerisinde öncelik hakkını ileri sürmemesi halinde sessiz kalma yoluyla itiraz etme hakkı TMK m.2’de geçen dürüstlük kuralı nedeniyle zamanaşımına uğrayacaktır.[16] Bununla birlikte marka veya ticaret unvanının kullanıldığı mal veya hizmetten farklı bir mal veya hizmette kullanılmak üzere aynı veya karıştırılmaya yol açabilecek bir alan adının alınması durumunda kural olarak alan adının kullanılması önlenemeyecektir. Ancak, MarKHK m.9/1-c’ye göre bu durumda alan adı sahibi tescilli markanın tanınmışlığından haksız kazanç elde ediyorsa veya tescilli markanın karakterine zarar verecek herhangi bir işaretin kullanılması durumunda tescilli marka sahibi alan adının iptalini veya kendisine tahsisini isteyebilecektir. Bir diğer deyişle tanınmış markaların başkaları tarafından alan adı olarak kullanılması durumunda faaliyet alanlarının farklı olması, marka hakkına tecavüz edildiğini engellemeyecektir.[17] Burada belirtilmesi gereken önemli bir husus, alan adı sahibinin alan adını ticari faaliyet için kullanmadığı durumlarda, marka veya ticaret unvanı sahibinin alan adının yasaklanması veya kendisine tahsis edilmesini isteme hakkı bulunmamaktadır.[18] Belirtilmesi gereken bir diğer husus, daha önce alınmış bir alan adının başkası tarafından marka olarak tescil edilmesi veya ticaret unvanı şeklinde kullanılması halinde, alan adı sahibi genel hükümler olan haksız rekabet hükümlerine başvurarak alan adının korunmasını isteyebilecektir.[19]

Sonuç

Gelişen ticari hayatla birlikte haksız rekabetlerin sayısı artmış ve bu nedenle hukuk düzeni tarafından haksız rekabeti önleyici bir takım kurallar getirilmiş ve yargı içtihatları oluşmuştur. 6102 sayılı TTK m.54-63 arasında genel hükümler niteliğinde haksız rekabet hükümleri getirilmiş ve ortaya çıkan ihtilafların bu hükümlere göre çözümlenmesi öngörülmüştür. Bununla birlikte 556 sayılı MarKHK ile markanın korunması amaçlanmıştır. Marka, ticaret unvanı ve alan adı arasında çıkan uyuşmazlıklarda öncelik hakkına sahip hak sahibinin kazanımı korunmuştur.

Ticaret unvanın ve marka hakkı sahibi arasında çıkan uyuşmazlıklar, markanın tescilli veya tanınmış marka olması halinde 556 sayılı MarKHK’ya göre çözümlenmiştir. Markanın tescilsiz olması durumunda ise TTK’nda yer alan ve genel hükümler niteliğini haiz haksız rekabet hükümlerine göre ihtilaflar çözümlenmiştir. Buna göre; marka sahibinin hakkı, tescilli olsun veya olmasın, ticaret unvanından önceye dayanıyorsa ve ticaret unvanı marka şeklinde kullanılıyorsa marka sahibinin hakkı korunacak ve ticaret unvanı sicilden terkin edilecektir. Tanınmış marka sahibinin hakkı, unvanın markasal kullanımı söz konusu olmasa bile korunacak ve unvan sicilden terkin edilecektir.

Ticaret unvanı ve marka ile alan adı hakkı sahibi arasında çıkan uyuşmazlıklarda da yine öncelik ilkesi kullanılacaktır. Buna göre, marka ve unvan hakkı sahibinin hakkına haklı bir neden olmaksızın tecavüz eden, bir başka deyişle marka ve unvanın aynı veya benzeri bir alan adını alarak ticari amaçlı kullanan alan adı sahibinin alan adı hakkı korunmayacak ve alan adı asıl hak sahibi kişiye devredilecek veya alan adı iptal edilecektir. Bununla birlikte, alan adı sahibinin öncelik hakkı bulunması halinde, markanın iptalini veya unvanın terkinini isteyebilecektir.

Kaynakça

  • [1] Sevgi Epçeli, Marka Hukukunda Karıştırılma İhtimali, Legal Yayıncılık, İstanbul, 2006, s.129.; Özbey, a.g.e., s.25.; Güneş, a.g.e., s.125.
  • [2] Ticaret unvanının markasal kullanılması ve bu nedenle unvanın terkin edilmesi gerektiğine ilişkin Yargıtay 11. H.D.’nin 2005/3737E. ve 2006/3614K. sayılı kararı ve değerlendirmesi için bkz.: Ömer Korkut, “Ticaret Unvanı Kullanımıyla Marka Hakkına Tecavüz Hakkında Bir İnceleme”, BATİDER, Yıl:2008, Cilt:24, Sayı:3, s.389-400.

İncelemeye konu kararda Atılım Dersanesinin Atılım ibaresini Atılım Üniversitesi’ni çağrıştıracağı iddiasıyla Atılım Üniversitesi tarafından Üniversitenin markası olan Atılım ibaresini kullanan şirketin, markasına tecavüz niteliği taşıdığı, önlenmesi ve sicilden terkin edilmesi talebiyle dava açılmıştır. Yargıtay markaya tecavüz olduğunu kabul etmiş, fakat unvanın terkinini yalnızca tacirlerin isteyebileceğini belirterek unvan terkini talebini reddetmiştir. Yerel Mahkemenin direnmesi üzerine HGK haksız rekabet hükümleri çerçevesinde Atılım ibaresinin sicilden terkinine karar vermiştir.

  • [3] Epçeli, a.g.e., s.130. Güneş, a.g.e., s.128.; Konuyla ilgili Yarg. 11. H.D. 1984/5877E. Ve 1985/64K. Sayılı kararının incelendiği makale bkz.: Zeynep Dimirçivi Mineliler, “Ticaret Unvanı ve Haksız Rekabete İlişkin TTK ve TTK Tasarısı Hükümleri Çerçevesinde MarKHK Hükümleri de Dikkate Alınarak İncelenmesi”, Prof. Dr. Hüseyin Ülgen’e Armağan, Vedat Kitapçılık, 1. Cilt, İstanbul, 2007, s.13-27.

Makalede marka sahibinin markasının gerçek kişi tacir tarafından ticaret unvanı olarak ve markasal kullanıma neden olmayacak şekilde kullanılmasının marka hakkına tecavüz etmediği belirtilmekte ve bu konuda bir Yargıtay kararı incelenmektedir.

  • [4] Güneş, a.g.e., s.129.
  • [5] Berzek, a.g.m., s.133.
  • [6] Epçeli, a.g.e., s.128.; Çolak, a.g.e., s.386.
  • [7] Çolak, a.g.e., s.389.
  • [8] Çolak, a.g.e., s.388.

Yazar her ne kadar “unvan tescilinin marka tescilinden önce olmasından” bahsetmişse de kanımızca unvan tescilinin marka kullanım hakkından önce olması ifadesi daha doğrudur. Zira marka hakkı kural olarak tescille kazanılmakla birlikte tanınmış markalar istisna tutulmuş ve tanınmış marka sahiplerinin marka hakkı tescilden önce de bulunmaktadır.

  • [9] Güneş, a.g.e., s.131.
  • [10] Doktrinde benzer bir alan adının marka hakkına tecavüz etmeyeceği görüşü de savunulmaktadır. Kanımca benzer alan adının alınması dahi marka hakkına tecavüz niteliğindedir. Nitekim ortalama bir tüketici bu farklılığı fark etmeyebilir veya marka hakkı sahibi ile alan adı sahibinin aynı kişi olduğunu düşünebilir. Aynı görüş için bkz.: Epçeli, a.g.e., s.143.
  • [11] Güneş, a.g.e., s.158.
  • [12] Alan adı sahibinin alan adı, geçmişe dayalı tescilli veya tescilsiz marka ya da tescilli ticaret unvanı hakkına dayanıyorsa meşru bir kullanım söz konusu olacak ve marka hakkına veya ticaret unvanı hakkına tecavüzden bahsedilemeyecektir. Bkz.: Çolak, a.g.e., s.460.
  • [13] Epçeli, a.g.e., s.141.; Güneş, a.g.e., s.159.; Nomer, a.g.m., s.409.; Oğuz, a.g.e., s.177.
  • [14] Nomer, a.g.m., s.407.
  • [15] Özbey, a.g.e., s.45.
  • [16] Çolak, a.g.e., s.462.
  • [17] Güneş, a.g.e., s.159.; Nomer, a.g.m., s.409.
  • [18] Çolak, a.g.e., s.458.; Güneş, a.g.e., s.161.
  • [19] Özbey, a.g.e., s.47.; Nomer, a.g.m., s.407.; Güneş, a.g.e., s.162.; Çolak, a.g.e., s.471.; Oğuz, a.g.e., s.164.
Yazar: İbrahim Halil Şeker

Bir yanıt yazın

Yardıma mı ihtiyacınız var?
Call Now Button