+90 (553) 597 6943
avukatibrahimhs@gmail.com
Korkutreis Mah. Hanımeli Sok. No:14/12
Çankaya/Ankara

İşverenin Çeşitli Yükümlülükleri

Yayınlayan: İbrahim Halil Şeker
Kategori: Makale

İK m.31/4 gereğince; askeri veya kanuni görev dolayısıyla işinden ayrılan işçilerin, bu görevin bitmesini izleyen iki ay içinde aynı işe girmek için başvurmaları durumunda, işveren bu işçileri aynı veya benzer bir işte, boş yer olması halinde derhal, yoksa bir yerin boşalmasıyla birlikte derhal, çalıştırmakla yükümlüdür. İşveren, bu yükümlülüğüne uymadığı takdirde üç aylık ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.[1]

             İşveren, işçinin çalışma sırasında beraberinde getirdiği mülkiyetindeki malları korumakla, örneğin çantası ve kişisel eşyaları için özel bir dolap sağlamakla yükümlüdür.[2]

4857 sayılı İK m.75 gereğince işveren, çalıştırdığı her işçi için bir özlük dosyası düzenlemekle, bu dosyanın içerisinde işçinin kimlik bilgileriyle birlikte mevzuat uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü belge ve kayıtları saklamakla, bunları istenildiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermekle, bu bilgileri dürüstlük kurallarına ve hukuka uygun bir şekilde kullanmakla ve işçinin haklı çıkarının varlığı halinde bazı bilgilerin gizli kalmasını sağlamakla yükümlüdür.

4857 sayılı İK m.27’ye göre işveren, bildirim süresi içerisinde işçiye, yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini iş saatleri içerisinde ve ücret kesintisi yapmadan vermekle yükümlüdür. Bu süre günde iki saatten az olamaz ve işçi bu süreleri toplu bir biçimde kullanabilir. İşçi bu durumda toplu iznini işten ayrılacağı günün evvelinde kullanmalı ve bunu işverene bildirmelidir. Bu kuralın getirilmesinin amacı işçinin her gün trafikte zaman kaybetmesini engellemek ve yaptığı işin sekteye uğramamasını sağlamaktır.[3]

İK m.28’e göre işveren, işten ayrılan işçiye işin niteliğini ve ne kadar süreyle çalışıldığını gösterir bir çalışma belgesi vermekle yükümlüdür. Belge zamanında verilmez veya yanlış bilgiler verilen belge verilirse, işveren, işçinin veya işçiyi işe alan yeni işverenin bu nedenle uğradığı zararı karşılamakla yükümlüdür. Örneğin işçi çalışma belgesinin geç verilmesinden dolayı bir işe başvuruyu kaçırabilir veya işçinin aslında uzman olmadığı bir alanda işçinin çalıştığına dair yanlış bilgi içeren belgenin verilmesi durumunda, yeni işverenin bu işçiyi uzman olduğunu sandığı alanda çalıştırması ve işçinin işverenin işyerini zarara uğratması durumunda, işçi ve yeni işveren, ilk işverenden zararın tazminini isteyebilir.[4]

İK m.30 gereğince; özel sektör işverenlerinden elli veya daha fazla işçi çalıştıran işverenler, yüzde üç engelli, kamu işyerlerinde ise yüzde dört engelli, ve buna ilaveten her iki sektördeki işyerlerinde yüzde iki eski hükümlü işçiyi veya askerlik hizmetini yaparken veya terör olayları neticesinde malul sayılmayacak derecede yaralananları meslek, beden ve ruhi olarak uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler. Ayrıca, bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalan işçinin bu maluliyeti ortadan kalkar ve çalışmaya elverişli hale gelirse, bununla birlikte eski işyerine iş başvurusunda bulunursa, işveren bu işçiyi boş yer varsa derhal, aksi durumda boş yer olur olmaz derhal işe almakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğüne uymayan işveren işçiye, altı aylık ücreti[5] tutarında tazminat öder.

4857 sayılı İK m.53 gereğince işveren, deneme süresi de dahil olmak üzere en az bir yıl çalışan işçiye yıllık ücretli izin vermekle yükümlüdür. İşçi bu hakkından vazgeçemez.[6] Yıllık izin süreleri beş yıl dahil bir yıldan beş yıla kadar çalışan işçi için en az on dört gün, beş yıl ve on beş yıl arası çalışanlar için yıllık en az yirmi gün, on beş yıl ve daha fazla çalışanlar için yıllık en az yirmi altı gündür. Bu sürelerin hesaplanmasında sözleşmenin düzenlendiği tarih değil, fiilen işe başlanılan tarih esas alınır.[7] Ayrıca yıl içinde işveren tarafından verilen ücretli veya ücretsiz izinler, dinlenme ve hastalık izinleri yıllık izinden mahsup edilmez.[8] Yeraltı işlerinde çalışan işçiler için bu günler dört gün arttırılarak hesaplanır. On sekiz yaşındaki ve daha küçük işçilere ve elli yaşındaki ve daha büyük işçilere yıllık en az yirmi günlük izin verilmelidir. Mevsimlik ve kampanya işçileri bu hükmün dışında bırakılmıştır. Yine İK m.56’ya göre işverence izin süreleri bölünemez. Ancak tarafların anlaşması halinde en az on günlük dilimler olmak üzere bölünebilir. Yıllık ücretli izinlerini işyeri dışında geçirecek işçilere, istemleri ve belgelendirmeleri halinde, yolda geçecek süreleri karşılayacak kadar, işveren tarafından dört güne kadar ücretsiz izin verilmesi zorunludur. İşveren, işçiler için yıllık izin kayıt belgesi tutmakla yükümlüdür. İK m.57’ye göre işveren, yıllık ücretli izine çıkan işçinin yıllık izin ücretini, izin başlamadan önce peşin veya avans olarak ödemekle yükümlüdür.

4857 sayılı İK m. 46’ya göre; işveren işçiye, yedi günlük bir zaman dilimi içerisinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme süresi vermek zorundadır. Fakat bu yükümlülük bu Kanun kapsamına giren işyerleriyle sınırlı tutulmuştur. Ancak TBK m. 421’e göre de; kural olarak pazar günleri olmak üzere işveren, işçiye her hafta bir tam çalışma günü tatil vermekle yükümlüdür. İşverence, işçinin tatil gününün ücreti tam olarak ödenmelidir. Ayrıca zorlayıcı veya ekonomik bir neden olmaksızın işverence işyerinin bir veya birkaç gün tatil edilmesi durumunda, bu günler de hafta tatili süresinin hesaplanmasında çalışılmış gibi sayılır. Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde de hafta tatili ücreti işverence ödenir.

İşçiye verilen iş gereği, bazen iş sözleşmesinden bazen de işin doğasından kaynaklı işçi tarafından temin edilemeyecek araç ve malzemeler bulunabilmektedir. İşçinin işini yapabilmesi için bu araç ve malzemelerin işverence temini gerekmektedir. İşverence bu araç ve malzemelerin sadece temini yetmeyecek, bu araç ve malzemelerin zamanında ve kullanıma uygun şekilde temini gerekecektir. İşverenin, işçinin işi yapabilmesi için ihtiyaç duyduğu ve kendisince temin edilmesi gereken araç ve malzemeleri temin etmemesi durumunda genel hükümlere göre temerrüde düşecektir. TBK m.408 gereğince bu durumda işveren işçiye ücretini ödemekle yükümlüdür. Ancak işçinin yapması gerekip de yapmaktan kurtulduğu giderler ve başka iş yapmaktan kazandığı veya kazanmayı ihmal ettiği ücretler mahsup edilir.[9] Ayrıca işverenin rızasıyla işçi kendi araç ve gereçlerini temin edebilir. Bu araç ve gereçlerin işçinin kusuru bulunmaksızın zayi olması veya hasar görmesi durumundan işveren sorumlu tutulmuştur.[10] Aynı zamanda bu araç ve malzemelerin kullanım süresi içerisinde veya kullanımdan kaynaklanan giderlerinin, örneğin vergi, yakıt gibi giderlerin, işverence karşılanması gerekmektedir.[11] TBK m. 413’e göre iş sözleşmesine veya yerel adete göre işçinin getirmesi gerekli olan araç ve malzemeler de söz konusu olabilmektedir. Ayrıca; işçinin kendi araç ve malzemelerini işyerine temin edip kullanması durumunda, aksine anlaşma veya yerel adet bulunmadığı takdirde, işveren işçiye uygun bir ücret ödemekle yükümlüdür.

TBK m.414’e göre işveren, işi gördürme nedeniyle ortaya çıkacak tüm masrafları ve işçinin işyeri dışında iş görmesi durumunda işçinin geçimi için gerekli olan tüm masrafları karşılamakla yükümlüdür. Zorunlu masrafların işçi tarafından karşılanacağına dair anlaşmalar geçersizdir. Eğer işçi düzenli olarak masraf harcıyorsa, işçiye en az ayda bir masraf verilmelidir.

TBK m.421 ve devamı maddelerine göre; işveren, işçiye her hafta, kural olarak Pazar günleri, durum haklı gösteriyorsa Pazar günü dışındaki günlerden bir çalışma günü izin vermek zorundadır. İşveren, en az bir yıl çalışmış işçilere yılda en az iki hafta, işçi on sekiz yaşından küçük ve elli yaşından büyük ise en az üç hafta ücretli izin vermekle yükümlüdür. İzinler kural olarak kesintisiz verilmekle birlikte, anlaşma halinde ikiye bölünerek de verilebilir. Yıllık izinin kullanılacağı zamanlar, işin, işyerinin ve işçinin durumuna göre uygun bir şekilde belirlenmelidir. İşveren yıllık ücretli izne ayrılan işçinin ücretini peşin olarak veya avans şeklinde ödemekle yükümlüdür. İşçi yıllık ücretli izin hakkından, karşılık alsa bile feragat edemez.

  • [1] Seymen-Kaplan, a.g.e., s.133.
  • [2] Seymen-Kaplan, a.g.e., s.145.
  • [3] Mustafa Kılıçoğlu, İlayda Kılıçoğlu Ada, İş Kanunu Yorumu ve Yargıtay Uygulaması, 2.bk., Bilge Yaınevi, Ankara, 2013, s.647.
  • [4] Kılıçoğlu, Kılıçoğlu Ada, a.g.e., s.651.
  • [5] Bkz.: dn.:48.
  • [6] Daha önce de ifade edildiği üzere Kanun Koyucu burada olduğu gibi bazı durumlarda işçiyi kendisine karşı da korumaktadır.
  • [7] Kılıçoğlu, Kılıçoğlu Ada, a.g.e., s.671.
  • [8] Yüksel, a.g.e., s.77.
  • [9] Narmanlıoğlu, a.g.e., s.279.
  • [10] Günay, a.g.e., s.431. Ayrıca yazar burada amortisman bedelinin düşülmesi gerektiğini ifade etmiştir.
  • [11] Narmanlıoğlı, a.g.e., s.280.
Yazar: İbrahim Halil Şeker

Bir yanıt yazın

Yardıma mı ihtiyacınız var?
Call Now Button